EVLİLİK & ÇİFT TERAPİSİ NEDİR?
Sosyal psikolojinin en önemli bulgularından biri şu: insanlarla ilişkilerimiz hem mutluluklarımızın hem de acılarımızın kaynağıdır. Bu durum en fazla en yakınlarımızla, özellikle de eşlerimizle olan ilişkilerimizde gerçekleşir.
Eşler birbirlerinin ruh halini düzenlerler. Kötüye giden bir evlilik hem kadın hem de erkek için acıya dönüşür. Eğer ilişkideki bu sorunlar sürekli haline gelirse, bu acı kişinin sadece aile hayatını değil, tüm yaşamını etkiler.
Eğer eşle ilişkiniz sürekli bir acıya ve soruna dönüşmüş, bunu kendiniz veya yakın çevreniz ile çözemiyorsanız, bir terapistten yardım almanın zamanı gelmiş olabilir.
EVLİLİK MUTLULUĞUMUZU BELİRLER: Eşler birbirlerinin ruh halini düzenlerler. Kötüye giden bir evlilik hem kadın hem de erkek için acıya dönüşür. Eğer ilişkideki bu sorunlar sürekli haline gelirse, bu acı kişinin sadece aile hayatını değil, tüm yaşamını etkiler.
KENDİ İMKANLARIMIZLA SORUN ÇÖZÜLÜYOR MU? Eğer eşle ilişkiniz sürekli bir acıya ve soruna dönüşmüş, bunu kendiniz veya yakın çevreniz ile çözemiyorsanız, bir terapisten yardım almanın zamanı gelmiş olabilir.
TERAPİST ROLU: Dışarıdan göz, gerçek hayatınızda yok, eş ilişkileri bilimi bilgisi ve tecrübesi
SEANS SAYISI: Ortalama 10 seans olarak planlanır. Bazı çiftler daha az seansı yeterli görürken, bazı çiftlerde daha fazla seansa ihtiyaç duyulur.
HAFTADA BİR SEANS: Seansların haftada bir olması beklenir.
SEANSLARIN SEYRİ: İlk bir-iki görüşme olup biteni anlama ve terapi planı oluşturma ile geçer. Sonraki seanslar müdahale ağırlıklıdır. İkinci görüşmede çiftlerle 20 dakikalık ayrı görüşme dışında, eşlerle beraber görüşülür.
Bana başvuran çiftlerin ilişkilerini altı boyutta değerlendiriyorum:
1- Eşlerin bireysel özellikleri evlilik ilişkisine nasıl yansıyor? (Fiziksel özellik, kişilik, zeka, sosyal kimlik ve evlilik felsefesindeki benzerlik ve aşırı farklılıklar)
2- Eşlerin birbirlerine ve evliliklerine bakış açıları nasıl? (Eşe karşı duygu ve düşünceler, eşi beğeni düzeyi ve evliliğe bağlılık derecesi)
3- Eşler ortak yaşamın gereği olan altı alanı nasıl yürütüyorlar? (ailelerle ilişki, çocukların yetiştirilmesi, ev işlerinin yapılması, cinsellik, paranın yönetimi, boş zaman nasıl geçirileceği)
4- Eşlerin ilişki ve iletişim tarzlarında tekrarlayıcı ve yıkıcı bir tarz var mı? (Aşırı konuşma talebine karşı konuşmaktan kaçma, eleştiri ve aşağılama, küsme, yıkıcı kavga vb)
5- Eş ilişkisini etkileyebilecek ağır bir ruhsal hastalık, bağımlılık ve aldatma gibi özel bir durum var mı?
6- Eşler arasındaki arkadaşlık düzeyi nasıl? (Birbirleriyle konuşma ve muhabbet etme, beraber vakit geçirip aktivite yapma, bağlantı ve haberleşme içinde olma düzeyleri)
Sonrasında da bu altı boyutu bir araya getirerek, çift arasında olup bitenleri özetleyecek dinamik bir hipotez oluşturup, bu hipotezi terapi sürecinin yol haritası olarak kullanıyorum.
1- Eşlerin birbirlerini tanıma, beğeni gösterme ve birbirlerine yönelmesini arttırma çalışmaları.
2- Eşler arasında tekrarlayıcı ilişki örüntüleri fark edilip değiştirilmeye çalışılır.
3- Birbirlerinin bakış açısını anlayacak şekilde dinleme becerileri arttırılır.
4-Birbirlerinin duygularını anlama ve duyguya eşlik etme çalışması yapılır.
5- Aralarındaki çatışmaların yönetimi üzerine çalışılır.
6- Mahşerin dört atlısı (eleştiri, aşağılama, duvar örme ) gibi.
7- iletişimi bozan tarzları değiştirilir.
8- Eşlere kendilerini sakinleştirme yöntemleri öğretilir.
9- Eşlerin hayatlarında ortak anlamlar oluşturmasının yolları aranır.
-Evlilikte uyuşmazlık kaçınılmaz
-Tartışma başka bir şey kavga başka
-İyi evliliklerde eşler; hafif, ılımlı, yıkıcı olmayan, iz bırakmayan tarzda tartışıyorlar.
-Evlilikleri kötü olan eşler ise fena halde kavga ediyorlar.
Kötü kavganın 3 unsuru:
- İncitici sözler
- öfke ve aşağılama gibi yoğun duygu aktarımı
- Birbirlerini itme, etini sıkma, vurma gibi fiziksel şiddet.
- Ailelerden ayrışarak bağlı kalmak mümkündür
- Esas olan artık eşim
- Çocukların yuvadan uçmasına izin vermeli
- Sevdiğinin sevdiğini sevmeli
– Şiddetli kavga, uzun küsme ve cinsel uzaklaşma üçlüsü bir araya geldiğinde, evliliğe oldukça yıkıcı bir etki gösteriyor.
– 7 GÜN DÖNGÜ AYDA İKİ KEZ
– Şiddetli kavga edenler
– Uzun süre küsenler
– Cinsellikten uzaklaşanlar
– Yıkıcı üçlünün kısırdöngüsü kırılmalı
-Eş terapileri bireysel terapilerden farklı: “eşler hasta değil, ilişki hasta”
-Psikiyatrik rahatsızlıkları dikkate almamak da problem
-Eşlerin rahatsızlığı ilişkiyi bozabilir: Depresyon, OKB, DKB, Bağımlılıklar, Cinsel fonksiyon bozuklukları
MODEL 1: “Her an, her yerde, her şeyde iç içe olalım”
MODEL 2: “Birbirimizi satın almadık, zaman zaman beraber olalım”
MODEL 3: “Birbirimize bağlı ve haberleşmede içinde kalalım”
-Aldatma eş ilişkisine yıkıcı etki yapar.
-Eş ilişkisinin tamiri zordur ama mümkündür
-Aldatanın yaptığı yanlışı kabul edip hatanın sorumluluğunu almalı
-Evlilik dışı ilişki hemen ve kati şekilde bitmiş olmalı
-Güçlü özür, affedilme talebi ve tekrarlamayacağı güvencesi
-Mutlak şeffaflık
-İlişkinin düzelme hızı ve kontrolü aldatılandadır
Özellik 1: Birbirlerine ve evliliklerine bakışları olumlu
Özellik 2: Birbirlerinin farklı taraflarını kabul ediyorlar
Özellik 3: Yıkıcı tarzda kavga etmiyorlar
Özellik 4: Küsmüyorlar
Özellik 5: Cinsel hayatlarını devam ettiriyorlar
Özellik 6: Ortak yaşamdan kaynaklanan sorunları idare etmeyi beceriyorlar
Özellik 7: Arkadaşlıkları iyi
Eş arayışında olan kişilere 8 önerim olacak.
1- Eş ilişkileri ile ilgili bilgi ve becerini geliştir!
Bir işin doğasını, olup bitenleri, piyasası hakkında yeterli bilgi ve beceriye sahip değilsek yanlış yapma olasılığımız artar. Kendin, kadınlar, erkekler ve ilişkiler üzerine düşün, oku ve başkalarıyla tartış. Bu meselede filozof olmana gerek yok ama yeterli bir bilgi ve beceri düzeyine gelmen gerek.
2- Beş unsur yaklaşımını kullanmayı öğren!
Daha önce beş unsur hakkında yazmıştım. Bunlar; Fiziksel yani güzellik / yakışıklılık , zeka, kişilik özellikleri, sosyal kimlik ve evlilik felsefesi şeklindeydi.
Beş unsuru hem kendin, hem eş adayı için değerlendirip, aranızdaki uyuma bak. Benzer ve farklı olduğunuz yönleri listele. Seni bekleyen şeyleri isteyip istemediğine, kaldırıp kaldıramayacağına bak.
3- Sosyal kimlikte uyuma özellikle dikkat et!
Sosyal kimlikte benzerlik ve farklılıklar eş ilişkilerini ve ailelerle ilişkileri oldukça etkileme potansiyeline sahip. Sosyal kimlikte benzer olmakta fayda var. En azından muhtemel sorun alanlarını önceden bilip, yönetmeye hazırlan.
4- Hem tanışma hem de tanıştırılma metoduna açık ol!
Eşinle romantik bir şekilde tanışma ve aşık olmak hoş bir şey. Aşk gelip kapıyı çalarsa hoşgeldin de. Sadece yine de güvenlik ve uygunluk değerlendirmesi yap. Tanıştırılma usulune de açık ol. Bu yöntemle de aşkın gelişebileceğini unutma.
5- Evlilik zamanından 1-2 yıl öncesinden eş aramaya başla!
Ergenlikten başlayan ardışık duygusal bağlanma içeren ilişkiler yıpratıcı olabilir. Çok sayıda kişiyle bağlanma ve ayrılma ilişkisi yaşamanın maliyetleri var. Kendi cinsinle sosyalleş, karşı cinsle etkileşim halinde ol ama “erkek / kız arkadaşı olmayan eziktir” ideolojisine yenilme. En ideal zaman, evlilik için uygun olan zamandan 1-2 yıl öncesinden eş ilişkisi ara.
6-Rasyonel aklı ve duyguları birlikte önemse!
Hem akıllı analiz yap hem de duygularına kulak ver. İkisi de birbirinden kıymetli anlama yöntemleri. Karar alırken hem aklının hem duygularının kararı evet olsun. İkisine de ters iş yapma!
7-Hem sezgilerine bak hem de analiz yap!
Evlilik kararı alırken adayın kriterlerinize ne kadar uyduğunu değerlendir. Yalnız evlilik kararı formül üzerinden doğruluğu hesaplanan bir iş değil. Son karar; sezgi üzerinden verilir.
8- Kararınız mutlak olmazsa bile en azından “ağırlıklı karar” olmalı!
Hayattaki kararlarımızda mutlak emin olmak pek mümkün değil. Aynı şey evlilik kararı için de geçerli. Mutlak karar olmasa da, en azından ağırlıklı evet kararı verdiğinden emin ol!
RANDEVU ALMAK İSTİYORUM
Medaim Yanık tıp doktoru ve psikiyatrist. Ceren Acartürk, Feyzullah Gürdaş, Hümeyra Ergül, Kadriye Slocum İnce, H. Sevde Eskici, Taliye Akyıldız ve Hatice Kübra Işıldar ise psikologlarımız.
Error: Contact form not found.