
Dissosiyatif Kimlik Bozukluğu’nda alter kimlikler
Disosiyatif kimlik bozukluğu (DKB) tedavisi alter kimliklerle çalışma üzerine kuruludur. Alter kimlikleri görmezden gelen tedavi yaklaşımları, yıllarca süren ama etkisiz kalan tedaviler olmaya mahkumdur.
Alter kimlik bir zihin organizasyonudur. Bu sebeple de insan zihninin genel çalışma prensiplerini gösterir. Benlik duygusu taşır. Düşünür, duygulanır ve anı sahibidir. Her bir alter kimliğin “varoluş nedeni”, “varoluş anı” vardır. Bu varoluş nedenine sadık bir şekilde kendilerini devam ettirirler. Bazen de, yıllar içinde, yeni bir fonksiyon için dönüşebilirler.
Alter kimliklerin her birinin fonksiyonun toplamından oluşan bir “alter sistemi” vardır. Sistem genellikle karmaşık, çok katmanlı ve güç dağılımı açısından hiyerarşiktir. Alter sisteminin bir düzeni vardır gibi gözükür. Düzen kadar kaos da hakim olabilir.
Çoğulluğa şahit olmak büyüleyici olabilir. Çok sayıda alter varlığına kapılıp “tek bir insan” olduğu gerçeği unutulmamalıdır. Alterler ayrı kişiler veya insanlar değildir. Tek bir insanın zihninin farklı organizasyonudur. Terapist her bir altere eşit mesafede olmalı, alterler arasında ayrım yapmamalı, her biriyle ayrı ayrı muhatap olmalıdır.
Her DKB hastasının alter sistemi kendine özgüdür. Fakat yüzlerce vakayı bir araya getirip bir sınıflama yapıldığında, sık görülen alter tiplerinden bahsedilebilir. Sık görülen alter tipleri şöyledir:
Ev sahibi: Bedeni en fazla kontrol eden, gündelik hayatı yöneten alter kimliktir. Bu alter kendinden “ben” ve “esas kişi” olarak bahseder. Genellikle bedenin resmi adını taşır. Diğer alterlerden varoluşsal olarak farklı değildir. Sadece rolü açısından farklıdır. Çoğunlukla da depresif ve enerjisi düşüktür. Ev sahibi kimlik; güçlüyse, tüm günü ağırlıklı kontrol edebiliyorsa, terapistle aktif çalışabiliyorsa, tedavinin seyri oldukça olumlu etkilenir. Zor vakalarda, ev sahibi alter ortadan kaybolma eğilimindedir. Bedeni yönetme ve diğer alter kimliklerle müzakere fonksiyonunu yerine getirmekten aciz olabilir. Böyle durumlarda ev sahibi kimliği güçlendirmeye çalışmak gerekir. Çünkü alter kimliklerin bedeni kontrol etmek açısından sürekli değişmesi hem gündelik hayatı hem de terapi sürecini olumsuz etkiler.
Kötü: Bu alterler kötücül rol üstlenirler. Ev sahibi kimliği ve diğerlerini korkutarak, baskı kurarak yönetmek isterler. Aslında kötü değillerdir. Böylesinin daha iyi olduğunu düşündükleri için kötü, korkutucu ve baskıcı usulleri seçerler. Yalnız, zamanla rollerine kendilerini kaptırıp, kişi aleyhine olacak etkilerde bulunurlar. Bazen kendilerini kötü, bazen patron, bazen şeytan bazen de zalim olarak tanımlarlar. Bu alter asla gerçek bir kötü gibi ele alınmamalı, müttefik olarak görülmelidir. Bu alterlerle çalışmak ve onları yardımcıya dönüştürmek tedavi sürecini oldukça pozitif etkiler.
Yardımcı: Bu alterler baştan beri terapistle olumlu ilişkiye girerler. Genellikle de ev sahibi kimliğe olumlu tavsiyelerde bulunurlar. Fakat çoğunlukla sistemdeki güçleri zayıftır. Terapi sürecinde güçlenerek daha olumlu katkı sağlayabilirler.
Çocuk alterler: Çocukluğun travmatik döneminin anılarına sahiptirler. Genellikle travmatik olayların yaşandığı zaman ve mekana sıkışıp kalmışlardır. Bir kısmı içeride kalıp gündelik hayata direk etki etmezken, bazıları gündelik hayatta var olarak çocuksu davranışlara sebep olurlar. Çocuk alterler tedavinin seyrine dramatik etkilerde bulunurlar. İçeride acı çeken çocuk altere ulaşıp travmasını ele alıp onu bugüne oryante etmek kişinin içsel acısını azaltır.
Karşı cinste alterler: DKB’si olan herkeste olmaz. Var olmaları durumunda kadında erkeksiliğe, erkekte kadınsı davranışlara neden olabilirler. Kadınlarda erkek alter varlığı genellikle “erkek olsaydım daha güçlü olurdum” düşüncesi sonucu var olur. Erkek alter bir nevi bedeni koruma görevi üstlenir. Bu alterler bazen cinsel yönelimleri de etkilerler.
Kopya alterler: Bu alter kişinin hayatını olumlu veya olumsuz etkileyen kişilerin zihinde yapılan kopyalarıdır. Kopya alter kişiye taciz uygulayan kişi olabileceği gibi terapistin de kopyası olabilir. DKB’si olan kişiler iç dünyalarında kopya altere gerçek kişi muamelesi yaparlar. İşin kötüsü kopya alterler de gerçekten o kişiymiş gibi davranırlar. Sonuçta kişi gerçeklikten kopmuş olur. Dışarıdaki kişi ile içerideki kopyanın aynı kişi olmadığını, kopya alterin kişiye ait bir şey olduğu ısrarla anlatılmalıdır.
Duygu alterleri: Çocuklukta karşılaşılan acı olaylara karşı yaşanan yoğun duygular ve duygusal baş etme stratejileri üzerinden oluşurlar. Öfkeli, hüzünlü /üzgün, depresif, canlı /neşeli olarak adlandırılırlar. Bedeni kontrol ettiklerinde duygularını dışa vururlar. Duygu alterlerinin bedeni kontrollerine bağlı kişide hızlı duygusal geçişler olabilir. Bu hal bazen bipolar bozukluklarla karıştırılır. Duygu alterlerinin stabilizasyonu kişinin gündelik hayatının iyileşmesine oldukça katkı sağlar.
Uykucu alter: Travmatik yaşantılardan kaçış yollarından biri olarak üretilir. Günde 16 saat uyuma potansiyeline sahiptirler. Bedeni kontrol ettiklerinde kontrolü oldukça zor olan bir uykuya eğilim oluştururlar. Bazen günlerce haftalarca kişiyi 16 saat uyutabilirler. İş birliğine girmek ve değişim yapmak oldukça zor olabilir.
İkilem alterleri: Kişinin hayatındaki ikilemlerden doğarlar. İnanmak veya inanmamak ikilemi üzerinden dindar veya ateist; ideolojik pozisyon belirlemede gerilimlerden dolayı solcu veya sağcı, baba anneye karşı ikili duygulara karşı anne babayı seven veya sevmeyen alter kimlikler oluşabilir. Bu alterler kişinin yaşam biçimini ve sosyal ilişkilerini etkileme potansiyeline sahiptirler.
Cinsel: Bu alter kişinin cinselliğe aşırı zaman zaman da uygunsuz ilişkisini temsil eder. Travma hastaları bir taraftan cinselliğe karşı aşırı korku ve kaçınma davranışı içinde olurken, öbür taraftan bir hayatta kalma stratejisinin parçası olarak cinsellikle ilgili ve rahat bir alter üretebilirler. Cinsel alter eyleme geçtiğinde kişiyi istemediği cinsel aktivitelere bulaştırabilir.
Üst yönetici: DKB’si olan bazı kişilerde tüm sistemin üstünde her şeyi yöneten ve gözetleyen bir alter kimlik bulunur. Bu kişi kendisini sistemin koruyucusu, yöneticisi ve patron gibi görebilir. Bu alter terapisti rakip görebilir. Genellikle terapinin ileri aşamasında bu kimlik kendini gösterir. Bazen terapi ilişkisini baltalayabilir. Terapisti kendi kurduğu sistemi değiştirmeye çalışmakla suçlayabilir. Terapistin yönetici alterle iş birliği yapmayı başarması halinde direnç azalıp değişim hızlanabilir.
Gözlemci: Bu alter hayatta olup bitenleri, alter etkinliklerini ve terapi sürecini sürekli izleyerek, bir nevi gözlemci rolü oynar. Özellikle terapistin niyetini anlamaya çalışır. Terapistin de travmacı olup olmadığını gözlemler. Genellikle terapiste güven duyana kadar kadar kendini açığa çıkarmaz.

Prof. Dr. Medaim Yanık / Psikiyatr
Tıp eğitimine 1987 yılında İstanbul Tıp Fakültesi’nde başladım. 2000 yılında Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nde ruh sağlığı ve hastalıkları alanında uzman oldum.
Bir cevap yazın